Evet, gerçek lider aynı zamanda bir gönül adamıdır. Lider, kişilik özellikleri bakımından karizmatiktir, değişiktir, farklı bir duyuş ve his yeteneğine sahiptir, insanları etkileme, yönlendirme, uyumlaştırma gücüne sahiptir. Yeri geldiğinde en önemli kararları gözünü kırpmadan verebilir. Bu kararla belki de binlerce insanı etkileyebilir, çok önemli maddi veya sosyal değişimlere neden olabilir. Ama onların bu görünen davranışlarının arkasında bambaşka bir derinlik, renklilik ve adeta bir arayış mevcuttur. Denilebilir ki liderin günlük işleri yürütmeleri, sorumlulukları öylesine çoktur ki bu tür içsel bir derinliğe geçemez. Hatta denilebilir ki lider, günlük maddi uğraşlardan daha derinde yer alan manevi ve sosyal eylemlere yer ve zaman bulamaz. Oysaki gerçek lider madde dünyasındaki etkinliği kadar belki de bundan daha da ileride olarak gönül dünyasında da bir derinliğe, renkliliğe sahiptir. Hatta gönül dünyasındaki bu derinliğin esasen lideri lider yaptığı, farklılaştırdığı, diğerlerinden ayrı bir yere koyduğu söylenebilir.
Şimdi liderin gönül dünyasının zenginliğini anlamak için uzmanlık alanımızın dışında olmakla birlikte tasavvuf penceresinden gönül dünyasını biraz tanıyalım:
Gönül kavramı ağırlıklı olarak tasavvufta kullanılır. Mevlana ve Yunus gibi kişileri kendilerini sorgulamaya davet eden gönül insanları bu konuda önemli ışık kaynağı olmuşlardır. Tasavvuf terminolojisinde her insanda bir gönül vardır. Bu gönül az gelişmiş ya da çok gelişmiş olabilir. İnsan; beden (fiziki yapı), akıl (zihinsel yapı) ve gönül (duygusal yapı) üçlüsü ile hayatını sürdürdüğüne göre gönül neden hepsinden önemli olarak ortaya çıkar? Çünkü insanlardaki gönül, “nazargah-ı ilahi”, “çalabın tahtı”, “yaratıcının aynası” olarak bilinir tasavvufta. Yani insanın gönlü, bizatihi yaratıcının bulunduğu yerdir. Dolayısıyla yaratıcı bir anlamda kendisini her insanın gönlünde var etmek suretiyle insanı var etmiştir. Bunun içindir ki arkasından incecik bir sırdan oluşan bir aynaya benzetilir gönül. Bu aynaya bakarak kendimize ulaşmamız, kendimizi yakalamamız, kendimizle buluşmamız ve asıl amaç olan aynanın ayna olmasını sağlayan sır perdesini aralayıp yüce yaratıcıya ulaşmamız, Onunla bir bütün olmamız, onun varlığında erimemiz, yok olmamız arzu edilir. Bu aynanın netliği, perdeliği ve bizi tüm olarak yansıtabilmesi için onu nefsimizle buğulandırmamamız, görüntü netliğimizi bozmamamız gerekir. Bireysel nefesimiz, nefsimiz aradan çekildiği oranda gönül aynamızda netliği ve dolayısıyla kendimizi yakalarız.
İşte lider bu kelimelere sığmayan yüklü anlamları ile tam olarak bir gönül insanıdır. İç alemlere önemli bir yolculuk ve keşif söz konusudur. Kendi derinliği gönlü ile ilgilidir. Kendi varlığını, evrendeki sorumluluğunu merak eder. Kendi gönlü ile hem hal ve barış içindedir ki başka gönülleri kırmaz, kıramaz. Çünkü bilir ki her insanın gönlüne yansıyan bir ilahi kudret vardır. İnsanların az veya çok taşıdıkları bu ilahi kudret aşkına onları görür, tanır, sever ve kötü bir şey düşünmez. Daha da önemlisi, her insanın yansıttığı bu ilahi duruş ve yaratılmışların en önemlisi olması sıfatıyla kısacası her insanın aslında tüm kainatı temsil eden küçük bir örneklem olması nedeniyle onlara hizmet etmeyi adeta misyon edinir. İşte bu nokta çok önemlidir. Evet, lider kendi benliğinden ödün vererek, kendi benliğini engel olmaktan çıkararak, insanların gönül aynalarına bakar, orada onların taşıdıkları güzellikleri, özü görür ve bu öz uğruna onlarla birlikte olur, onlara adeta kendisini adar, hizmet eder, çıkarlarını korur, hayat ve refah düzeylerini geliştirir.
Dr. İlhami Fındıkçı
(Davranış Bilimleri Uzmanı)