Harvard Üniversitesinde yapılan ve 75 yıl devam eden deneysel araştırmaya katılan yüzlerce kişi hayatları boyunca izlenmişti. Araştırma sonucunda gerçek mutluluk için yakın insan ilişkilerinin; para, sağlık ve zekâ düzeyinden daha belirleyici olduğu anlaşıldı. Yaşamda bizi mutlu kılan birinci etken yakın çevremizle kurduğumuz kaliteli iletişim ve etkileşim bağını sürekli tutmaktır.
Araştırmanın ilgi çekici sonuçlarını maddeler halinde irdelemeye devam edelim:
· Araştırmaya katılanların sağlık verileri ile hayatlarındaki ilişkilerden memnuniyet düzeyleri karşılaştırıldığında görülmüştür ki; en uzun yaşayanlar en sağlıklı olanlar değil en uzun yaşayanlar ilişkilerinden memnun olanlardır.
· Nitelikli ilişkileri olanlar ve özellikle evliliğini uzun yıllar kaliteli şekilde sürdürenlerin beden, zihin ve ruh sağlığı daha iyidir ve hafıza sorunları daha azdır.
· Yalnız yaşayanların hayata uyum sağlamakta zorlandıkları, mutsuz oldukları oysaki yakın çevreyle sağlanan sürdürülebilir nitelikli ilişkinin uzun yaşamayı desteklediği belirlenmiştir. Ayrıca kendisini yalnız hissedenlerin daha genç yaşlarda hastalandıkları ve erken yaşta öldükleri görülmüştür.
· Sigara ve alkol alışkanlığı olanların ileri yaşlarda endişe, depresyon ve çeşitli sinir hastalıklarına yakalanma ihtimali daha yüksek ve boşanma oranları daha fazladır.
· Girişimcilik, iş kurma, para kazanma, yöneticilik, liderlik gibi alanlarda başarılı olanlar, çocukluk döneminde anneleriyle yakın iletişim ve etkileşime sahip olanlardır. Erken çocukluk döneminde annenin çocuğuyla kurduğu nitelikli iletişim ve yakın bağ, çocuğun hayata bakışını ve gelecekteki başarısını belirleyecek kadar etkilidir.
MUTLULUĞUN KAYNAĞI ZEKÂ MI İLİŞKİLER Mİ?
· Mesleğinde başarılı olan, toplum tarafından tanınan ve zengin olanların sosyal ilişki kaliteleri, zekâ düzeyinden daha belirleyicidir. Kuşkusuz gelişmiş zekâ düzeyi ve alt yeteneklerin bireyin yaşamına olumlu katkıları çoktur. Ancak bireyin çevresiyle kurduğu olumlu sosyal ilişkiler ve kaliteli iletişim daha belirleyicidir.
· Çevrelerinde güven duyacakları kişilerden yoksun olanlar ve kendini yalnız hissedenlerin; genellikle ruh, zekâ, sinir sistemi ve duygusal alanlarda daha fazla sorun yaşadığı gözlemlenmiştir. Şu hâlde yakın çevremizde güvendiğimiz insanların olması, yaşadığımız olumsuz olaylarla baş etmemiz ve hastalıklarla mücadelede çok önemli bir destek sistemidir. Çeşitli arkadaş gruplarına sahip olmamız ve sıkça dışarıda buluşmamızdan ziyade yakın aile ve dost çevresiyle kurulan derin ve nitelikli bağların verdiği karşılıklı güvene ve sevgiye ihtiyacımız var.
· Sevgiyi merkeze alan aile ilişkileri atmosferinde yetişmek ileride kurulan ailede de aynı atmosferin oluşmasını sağlar. Sevginin hâkim olduğu nitelikli aile ilişkileri; yakınların ölümü, ani kazalar, hastalıklar gibi ağır travmalarla başa çıkmamızda başlıca desteğimizdir. Sağlık, servet, kariyer ve statü sahibi olabilir ve bunların sağladığı doyuma ulaşabiliriz. Ancak sevgi dolu ilişkiler ve güven duygusu olmadan gerçekten mutlu olmak zordur. Yakın aile bireyleri arasındaki derin iletişim ve etkileşim bağı, psikolojik dengemiz ve sürdürülebilir mutluluğumuzda belirleyicidir.
· Hayatlarından memnun olanlar yaşamın anlamına kafa yoranlardır. Hayattaki anlam arayışında yakın çevredeki insanlarla kurulan ilişkiler etkilidir. Yakın aile ilişkileri; aile ve toplumun temel gelenek, kültür ve inanç sisteminin yerleşmesini sağlar. Bunlar da kuralları olan bir yaşam ve davranış alışkanlığının oluşmasında belirleyicidir.
· Çevreyle kurulan yakın ilişkiler ve insanlarla bağlantı halinde olmak; benlik ve narsisizm gibi ruhsal çıkmazların önlenmesinde etkilidir, bireyin yaşamı ve davranışlarında nerede duracağı konusunda yol gösterir.
· İleri yaşlarda olup hayattan memnuniyet düzeyleri yüksek ve sağlıklı olanlar genellikle nitelikli ve istikrarlı yakın ilişkileri olanlardır. Nitekim araştırmaya katılanlardan 70-80 yaşına gelenlere hayatlarına dönüp bakmaları istendiğinde en değer verdikleri şeyin dostları ve aileleriyle olan ilişkileri olduğunu ifade etmişlerdir.
SILA-İ RAHİM
Dikkat edileceği üzere dünyanın en uzun süreli bu deneysel araştırmasına göre yaşam boyu mutluluğun anahtarı yakın çevremizle kurduğumuz nitelikli ilişkilerdir. Çoğu zaman sürdürülmesinde zorluk, stres, karmaşa ve zahmetler olsa da aile ilişkileri gerçek mutluluğumuzun yegâne kaynağıdır.
Var olduğundan bu yana mutluluğun peşinde koşan insanın işi bugün daha zordur. Zira sanal ortam, insanı gerçek insan ilişkilerinden hızla uzaklaştırmaktadır. Başta aile olmak üzere yakın çevreyle bağ içinde olmaktan uzaklaşan günümüz insanı sürdürülebilir bir mutluluktan da uzaklaşmaktadır.
Akrabanın her türlü ihtiyacında yanında olmak, onları korumak ve iletişim halinde olmak onlar kadar bizi de mutlu eder. İnanç geleneğimizde özel bir yeri olan sıla-i rahimin ömrü uzattığını ve komşusuyla hem hal olmanın önemini yeniden hatırlamalıyız.
Gerçek mutluluk için hayatın anlamına kafa yormamız, bütün zorluklarına rağmen yakınlarımızla nitelikli bir ilişki içinde olmamız, düzenli spor ve egzersizden daha önemli bir ihtiyaçtır. Sevginin, merhametin, adaletin, paylaşmanın, samimiyetin, çok çalışmanın merkezde yer aldığı nitelikli ilişki ihtiyacının, sanal ortamdaki etkileşimlerle giderilemeyeceği de açıktır.