Karar sürecindeki seçmenin bir davranış eğilimi olarak maddi kazanımlarıyla duygusal bağlarını ve aidiyetini öne çıkardığını vurgulamıştık. Ayrıca tüm karar süreçlerinde olduğu gibi siyasal tercihte de yalnız olmadığımızı ve yoğunlaşan dış etkilere ve imajlara daha açık hale geldiğimizi de hatırlayalım. Dolayısıyla yaşanan güçlü krizlerin 2023 seçimlerindeki tercih davranışında etkili olması beklenir.
Latince’de hayalet, düşünce, kavrama gibi eski anlamları olan “imago” kökü ile taklit anlamındaki “ımatate” sözcüğünden gelen “image” kelimesi; edebiyat, reklam, marka ve siyaset alanlarında kullanılmaktadır. İmaj, insanlar tarafından algılanan ya da algılanması istenen genel görünüm, izlenim, biçim ve içerikler olarak hedef kitle üzerinde olumlu bir hava oluşturmak anlamında öne çıkmıştır.
İmaj ve algı yoluyla insanları etkilemedeki temel zorluk, bir davranış eğilimi olarak insanların, aynı olaydan, görüntüden, imajdan farklı sonuçlar çıkarabilmesidir. Çünkü bireysel özelliklerimiz, yetişme biçimimiz ve tecrübelerimiz farklıdır. Dolayısıyla bize sunulan imajlar ne olursa olsun biz farklı sonuçlar çıkarır, kendi hikâyemizi yazarız. Bu durum tecrübeleri daha az olan gençlerde daha da önemlidir.
BAKTIĞIMIZ AYNI GÖRDÜĞÜMÜZ FARKLI
Ülkemizde deneysel psikolojinin gelişmesinde öncülük yapmış ve çok önemli eserler bırakmış olan Prof. Dr. Mümtaz Turhan’ın ilgi çekici bir deneyi, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Perdesi henüz açılmamış bir tiyatro salonunu dolduran seyirciler, hararetle oyunun başlamasını beklemektedir. Hoca hazırladığı deneysel araştırma düzeneğine göre sahnenin arkasına geçerek perdede küçük bir delik açar. Kalabalığın görmeyeceği şekilde önce bir itfaiye erini çağırarak perdenin deliğinden seyircilere bakmasını ve düşüncelerini aktarmasını ister. İtfaiyeci “Burada bir sıkıntı çıkarsa bu insanların nasıl tahliye olacağını düşündüm.” der.
Deneye alınan ve delikten seyircilere bakan öğretmenin yorumu şudur: “Bu kalabalığa çok güzel konferans verilir, imkân olsa onlara bir şeyler anlatsam.” Tanınan bir sanatçı delikten baktığında ise “Perdeyi açsanız seyirci beni görünce bir alkış tufanı kopacaktır,” şeklinde yorum yapar.
Hoca, çeşitli meslek gruplarından deneye katılanların yorumlarından hareketle şu sonuca varır: İnsanlar karşılaştıkları olayları; kendi kişilik özellikleri, donanımları, tecrübeleri, eğilimleri ve ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirir. Yani baktıkları şey aynı ama gördükleri şey farklıdır.
Özellikle seçim süreçlerinde ve seçmen davranışının oluşmasında sosyal psikolojinin etkili olduğu, imajların yönlendirici olduğu bir gerçek. Ancak daha da belirleyici olan bireyin tecrübelerine dayanarak oluşturduğu donanımları ve ihtiyaçlarıdır.
Zira toplumun refah düzeyi, ekonomik durumu, toplumsal huzur, mutlu hissetme düzeyi, siyasal partilerin taahhütleri gibi veriler nettir. Ama bireylerin baktıkları bu resimlerde gördükleri şeyler farklıdır. Topluma ilişkin temel veriler ve bunları değiştirmeye yönelik imaj ve algı çalışmaları ne olursa olsun sonuçta seçmenin karar ve tercih sürecinde kişisel öz geçmişi, yaşantıları, aidiyeti öne çıkıyor. Yani tercih sürecinde maddi veriler ve ihtiyaçlardan daha önde duygularımız ve aidiyetimiz belirleyici oluyor.
EKONOMİ VE KRİZLER
Ancak bu genel geçer davranış eğiliminin gençlerde daha az etkili olduğu da bilinen bir gerçektir. Çünkü gençlerin öz yaşam deneyimleri sınırlıdır. Geleneksel yaşam modeline mesafeli olurlar. Dolayısıyla imaj ve algı çalışmalarından etkilenme düzeyleri daha yüksektir. Çünkü karar davranışı değişime daha açıktır. Siyasi partilerin özellikle ve öncelikle sayıları hızla artan gençleri etkilemeye yönelmeleri bundandır.
2023 seçiminde seçmen davranışında etkili olan önemli bir unsur da hiç kuşkusuz yaşanan krizlerdir. Tüm dünyayı etkileyen pandemi, ekonomik daralma ve ülkemizde meydana gelen asrın felaketi niteliğindeki depremler önemli dönemeçlerdir. Güçlü krizlerden sonra yaşanan sorunları kimin gidereceği ve güçlü bir kurtarıcı arayışı, seçmen davranışı üzerinde etkilidir.
Özellikle depremin yol açtığı krizin, seçmen davranışı üzerinde geleneksel bir role sahip ekonomiyi bile gölgede bırakacak düzeyde etkili olması beklenir. Zira depremin yıkıcılık düzeyi, doğrudan ve dolaylı etkilenenlerin oranı ve daha da önemlisi beklenen depremlere hazırlık konuları, insanın temel ihtiyaçlarından korunma ve barınma ile ilgilidir. Bu ise geleneksel ideolojik tercihlere ve ekonomik verilere göre davranış üzerinde daha belirleyicidir.
Zira büyük krizleri izleyen ilk haftalarda yaşanan şok dalgasıyla duygu odaklı yaygın bir olumsuz psikoloji, takip eden haftalarda ise mantık odaklı temel ihtiyaçlar öne çıkar ve tercihte etkili olur.
Bunun içindir ki seçim sürecinde motivasyon odaklı klasik coşkulu seçim mitingleri yerine yüz yüze iletişimle bireylere dokunan, seçmendeki kafa karışıklığını gideren lobi tarzı faaliyetler öne çıkmaktadır. Sert dilin hâkim olduğu ve karşıtlık üzerine inşa edilen söylemler ile imaj ve algı odaklı söylemlerin değeri azalmıştır. Ferdin temel maddi ve duygusal ihtiyacının, toplumun birlik ve bütünlük ihtiyacının, somut saha çalışmalarının ve krizlerle baş edecek liderlik vizyonunun belirleyici olması beklenir.